Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özen, 1981’de öğrenci olarak adım attığı Ankara Hukuk’ta; araştırma görevlisinden profesörlüğe, bölüm başkanlığından dekanlığa uzanan 40 yıla yakın bir eğitim-öğretim ve yöneticilik deneyimini anlattı. Atatürk’ün kurum için sarf ettiği özel sözlerden, fakültenin kuruluş koşullarına; mezunlarının üst düzey yargı görevlerine ve siyaset sahnesine uzanan etkisinden, bugüne kadar sürdürdüğü misyon ve gelecek vizyonuna kadar uzanan değerlendirmesinde, Ankara Hukuk’un hem bir tarih hem de yaşayan bir “fikir mutfağı” olduğunu belirtti.
ATATÜRK’ÜN GÖZÜNDEN ANKARA HUKUK
Fakültenin 1925’teki kuruluşu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devrimlerini anlatacak ve Cumhuriyet değerlerini yeni nesillere taşıyacak bir misyona bağlandı. Özen, Atatürk’ün açılıştaki ifadelerini, profesörler meclisinin onursal başkanlığını ve ilk yıllardaki zorlukları aktardı; İstanbul’un Darülfünun’unun varlığına rağmen Ankara’da yeni bir eğitim merkezi kurma gerekliliğinin dönemin ihtiyaçlarından doğduğunu hatırlattı. Fakültenin “hukuk mektebi” olarak başlayan serüveni ve 1927’de fakülteye dönüşmesi, akademik Ünvanlandırma ve yeni müfredat çalışmalarındaki rolü öne çıktı.
ANKARA HUKUK’UN YARGI VE SİYASETTEKİ İZİ
Özen, Ankara Hukuk’un mezunlarının Türkiye’nin yönetim, yargı ve bürokrasi kadrolarında nasıl belirleyici rol oynadığını örneklerle aktardı: Özen, fakültenin yargı ve siyaset üzerindeki etkisini, görevleriyle birlikte detaylandırdığı geniş bir isim listesiyle anlattı. Siyasetteki Ankara Hukuk etkisi ise iktidar ve muhalefeti aşan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Türkiye’nin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiye’nin 9. Başbakanı Adnan Menderes, CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, TBMM eski Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut gibi siyasetin merkezindeki önemli figürler bulunuyor. Yüksek yargıda ise Ankara Hukuk, uzun yıllara yayılan bir hâkimiyet sergiliyor. Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Tülay Tuğcu, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilleri Basri Bağçı ve Hasan Gökçen, Türkiye Barolar Briliği Başkanı Erinç Sağkan, Danıştay, Yargıtay ve AYM üyelikleri, başkanvekilliği ve daire başkanlıkları gibi kritik görevlerde bulunan birçok isim Ankara Hukuk kökenli. Özen ayrıca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Kurulu ve daire başkanlıklarının yıllarca Ankara hukuk mezunları tarafından yürütüldüğüne dikkat çekti.
EĞİTİMDE KALİTE, YENİLİK VE ULUSLARASILAŞMA
Özen, Ankara Hukuk’un Türkiye’de %100 İngilizce hukuk lisans programı yürüten öncü fakültelerden biri olduğunu, akademik kadro gücünü ve geniş uzman kütüphanesini öne çıkararak aktardı. Hukuk eğitiminin akreditasyonu, seçmeli havuzun genişletilmesi ve bilişim-teknoloji hukuku ana bilim dalının kurulması gibi adımların; fakültenin uluslararasılaşma ve niteliği artırma stratejisinin parçaları olduğunu belirtti. Ayrıca YÖK ve ilgili kurumlarla koordineli şekilde program akreditasyonunda rol üstlenme hedefinden söz etti.
HUKUK KLINİKLERİ VE TOPLUMA HİZMET
Hukuk kliniklerinin, öğrencilerin dezavantajlı gruplarla doğrudan temas kurmasını sağlayarak saha deneyimi kazandırdığını ve toplum hizmetini somutlaştırdığını aktaran Özen, örnek uygulamalar üzerinden kliniklerin hem adaletin pratik uygulanışı hem de öğrencinin insan hikâyelerini dinleyerek öğrenmesi açısından önemini anlattı.
ÖĞRENCİ KALİTESİ, KONTENJAN VE SINAV SİSTEMLERİ
Fakültenin aldığı öğrenci profili, sınav başarısı ve mesleğe girişteki konumu üzerine konuşan Özen, son yıllarda 2 bin 500’lere giren başarı bandıyla Ankara Hukuk’un Türkiye çapında üst sıralarda yer aldığını; hâkimlik-savcılık ve yeni MGS sınavlarında yüksek başarı sağlandığını ifade etti. Ancak Özen, hukuk fakültelerinin sayısal artışının kalite üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekerek; kontenjan daraltılması, 100.000 taban puan uygulaması ve ileride 75–80 bin bandına indirilmesi gerektiğini savundu. Vakıf üniversitelerinin kontenjan düzenlemelerinde devlet üniversitelerine göre farklı uygulamalarının dengelenmesi gerektiğini belirtti.
YAPAY ZEKA VE HUKUKUN GELECEĞİ
Teknolojik dönüşümün hukuka etkisine özel vurgu yapan Özen, yapay zekâ ve dijitalleşmenin hukukun yeni alanlar ve yeni uygulama biçimleri getireceğini söyledi. Ancak insan vicdanının, hukukun temel belirleyicisi olmaya devam edeceğini vurguladı: “Yapay zeka ne yaparsa yapsın, Hukuk vicdanı olan insana ihtiyaç duyacak” diyen Özen, Bu bağlamda fakültenin bilişim-teknoloji hukuku ve yapay zekâ odaklı ders ve çalışmalarla öğrencileri geleceğe hazırlama hedefi olduğu belirtildi.
BU MİRAS GELECEK NESİLLERE AKTARILMAYA DEVAM EDECEK
Hukukun sadece kanun metinleri olmadığını; adalet, hakkaniyet, kurallara bağlılık ve ülkeye sevgiyle iç içe olduğunu vurgulayan Özen, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Hukuk demek yaşamın kendisi demektir… Hukuk demek önce adalet demek, hakkaniyet demek… Bir ülkeyi sevmeyen bir insanın hukukçu olma şansı yok. Ankara Hukuk’un bu mirası sonraki kuşaklara aktarılmaya devam edecek.”
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1925’te Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan, Cumhuriyet dönemi hukuk eğitiminde mihenk taşı olmuş bir kurum. Öğrencilik yıllarından bugüne kadar 40 yıldır bu mesleğin içinde olduğunu söyleyen Fakülte Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özen fakültenin 100. Yılında yaşadığı haklı gururu SABAH’a anlattı. Özen, fakültenin kurucu misyonundan mezunlarının yargı ve siyaset sahnesine uzanan etkisine, İngilizce programdan hukuk kliniklerine, yapay zeka ve akreditasyon hedeflerinden hukuk eğitiminde kalite ve kontenjan düzenlemelerine kadar uzanan kapsamlı özel açıklamalarda bulundu. Özen, Fakültenin Cumhurbaşkanı’ndan Başbakanına, başbakan yardımcılarından bakanlara yüksek yargı başkanlarına, milletvekillerinden Türkiye Barolar Birliği yöneticilerine kadar kimlerin gelip kimlerin geçtiğini anlattı. Read More
