En iyi hukuk rehberi

Ana Sayfa | Ekonomi | Hukuk Programları | Hukuk-Haber | Hukuk-Mizah | Linkler | Makaleler
MAKALE

İnsan Hakları Hukuku-İnsancıl Hukuk Ayrımı

Hüsnü Öndül

İnsancıl Hukuk, Savaş Hukuku ve Silahlı Çatışma Hukuku, aynı anlama gelen(1) ve insan hakları hukukundan farklı ve fakat onunla ilişkisi bulunan bir hukuk dalıdır.

Bu hukuk dalının varoluş nedeni, savaş olgusudur. Genellikle insan hakları örgütleri ve insancıl örgütler (Kızılhaç gibi) İnsancıl Hukuk terimini kullanır. Türkiye'de de İnsan Hakları Derneği 24 Ekim l992 tarihli Olağan Genel Kurulu'ndan bu yana aynı anlama gelmek üzere Savaş Hukuku ya da İnsani Hukuk terimini kullanmıştır.(2)

İnsan Hakları Hukuku-İnsancıl Hukuk Ayrımı İnsan Hakları Hukuku ile İnsancıl Hukuk arasında pek çok açıdan karşılaştırma yapmak olanaklıdır. Tanımlanmalarından koruma alanlarına ve bu alanların sayısına (koruma alanı olarak nitelediğim, korunan değer, başka bir ifade ile hakkın konusunu kastediyorum), ilişki ve çelişkinin tarafları ile hangi koşullarda uygulanacağına ilişkin farklılıkları gözlemlemek, saymak olanaklıdır. İnsan Hakları Hukuku devlet ile birey, grup, halk arasındaki ilişki ve çelişmeyi düzenler. Bu hukuk dalında her durumda çelişmenin bir tarafında devlet vardır.

İnsan Hakları Hukuku esas olarak savaş dışı koşullarda geçerli normları ve kurumları düzenler. Savaş dışı koşullar genelde olağan rejim koşullarıdır. Olağanüstü rejim koşulları da insan hakları hukukunun düzenlediği bir alan olmakla birlikte, olağanüstü rejim nitelemesi, "savaşı" kapsamaz. Savaş koşullarında bile askıya alınamayacak haklar ve özgürlükler insan hakları hukukunda sayılmakla birlikte, savaş kapsamındaki eylemler bir başka hukuk dalının, İnsancıl Hukukun ilgi alanındadır ve savaştan kaynaklı eylemlerle ilgili insancıl hukukun mekanizmaları çalışır.

İnsan Hakları Hukukunun savaşı kapsamayacağı şeklindeki değerlendirmemiz bu şekilde anlaşılmalıdır. Çünkü bir ülkede savaş cereyan eder ve fakat hukuk kuralları da varlığını sürdürür. Savaş eylemi dışındaki eylemler açısından kuşkusuz süreç insan hakları hukuku çerçevesinde işlemeye devam edecektir. İnsan Hakları Hukukunda, bir durumun insan hakları hukukunun ilgi alanı haline gelmesi; hak formunda düzenlenmesi, başka bir deyişle norm haline gelmesi süreci şeklinde gözlemlenir. O nedenle çeşitli yaşama durumları insan hakları hukukunun konusu olabilir. Gözlemlenen süreç ya yargısal içtihatlarla norm gibi değer taşır, ya da süreç içerisinde norm olarak karşımıza çıkar. Ulusal ya da ulusalüstü belgelerde-tarihsel bir gözlemde bulunduğumuzda bunu görebiliriz. İnsan hakları hukukunun dinamik ve evrimci karakteri işte bu çeşitli yaşama durumlarından kaynağını alması ve bu durumların hak formuna kavuşabilme olanak ve yeteneğine sahip olma potansiyelidir. Sözünü ettiğimiz dinamik ve evrimci süreç nedeniyledir ki, insan haklarının listesine nokta konulamaz. Bu hukuk dalında, hakkın öznesi ile, hakkın sahibinin kim olduğunun yanıtı verilir. Hakkın konusu ile, o hakla korunan değerin ne olduğu kastedilir. Muhatap ile, sorumlu ve yükümlünün kim olduğuna işaret edilir. Yaptırım ile de, hakların korunma ve uygulanma sürecinde öngörülen hukuk yolları ile bu süreçte yer alan idari ve yargısal tedbirler, para ve özgürlükten yoksun bırakma cezaları kastedilir. Böylece "hak" olarak nitelemenin belli başlı dört unsuru da sayılmış olmaktadır. İnsan Hakları Hukukunda savaş koşullarında da askıya alınamayacak, dokunulamayacak, sınırlanamayacak haklar vardır ve esasen İnsancıl Hukuk ile çakıştığı hak kategorileri bunlardır. Bu, savaş döneminde de dokunulamayacak haklar Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesinin 4. maddesinde sayılmaktadır. Uluslararası Hukuk Derneği savaş döneminde de dokunulamayacak (dokunma'yı askıya alınamazlık ve aykırı önlem alınamazlık anlamında kullanıyorum) hakların sayısını l6 olarak saymaktadır.


(1) Sabih Çaycı, Askeri Adalet Dergisi, Ocak l994, sayı 89, s.14
(2) İHD Çalışma Raporu, 1992-1994, İHD yayını

 
(X) (ihd.org.tr'den alınmıştır.)
Her hakkı saklıdır. Abchukuk ©2002- 2003