En iyi hukuk rehberi

Ana Sayfa | Ekonomi | Hukuk Programları | Hukuk-Haber | Hukuk-Mizah | Linkler | Makaleler
MAKALE

AKREDİTİFTE BANKANIN SORUMLULUĞU

Emre ALCAN
http://www.alcanlar.com

          Akreditif , uluslararası ticari ilişkilerde tarafların (risk) endişelerini en aza  indirmek için geliştirilmiş bir ödeme yöntemidir.

 

          Tüm akreditifler belgeye dayalıdır ve uygun belge ibrazı karşılığında ödeme yükümlülüğü doğar. Akreditif bankası, görevli banka makul bir özenle ve makul bir süre içinde belgelerin akreditife uygun olup olmadığını inceleyecek ve uygun olmadığı takdirde rezerv koyup iade edecektir. Lehdar, akreditif süresi doluncaya kadar eksiklikleri gidermek hakkına haizdir.

 

          Akreditifi açtıranın ödeme talimatı iki yetkiyi içermektedir.

 

          1.Öngörülen belgelerin süresinde ibrazı ve diğer şartların gerçekleşmesi halinde bankanın akreditif lehtarına bedeli veya poliçeyi ödemesi yada poliçeyi kabul yahut iskonto etmesi veya ettirmesi yetkisidir.

 

          2.Lehtarın bu ödemeyi kabul edeceğine ilişkindir.

 

          Bankalar malın “varlığı ve kalitesiyle” ilgili hiçbir sorumluluk yüklenmezler. Akreditif açtıran (alıcı/ithalatçı) sözleşmeye aykırı mal teslimine karşı bir ölçüde ancak kredinin açılışında akreditif şartı olarak varma veya gönderme yerinde bir bilirkişi tarafından malın kalitesi hakkında hazırlanmış belgenin gösterilmesini veya iyice  yerleşmiş teamüle göre “kontrolden sonra veya alıcı tarafından kabulden sonra ödenebilir.” Şartını koyarak kendisini koruyabilir.

 

          Kusuru bulunmaksızın malın parasını ödediği halde mal alıcıya teslim edilmemiş olabilir. Akreditif ve özellikle belgeli akreditif  milletlerarası ticarette kullanılan bir ödeme aracı olarak sözleşmeyi güvence altına almaktadır.

 

          *AKREDİTİFİN İŞLEYİŞİ:

         

          1.Sözleşmedeki akreditif şartı gereği , alıcı bankasına başvurur, mal bedelini bankaya yatırır yada bunu bankadan kredi alarak sağlar ayrıca bankaya akreditif  “şartlarını” dokümanlarını ve kendi imzasıyla akreditif talimatını verir.

 

          2.Bu banka satıcının ülkesinde başka bir bankaya , akreditifin açıldığını satıcıya bildirmesi , “AKREDİTİF ŞARTLARININ YERİNE GETİRİLMESİ VE ÖNGÖRÜLEN BELGELERİN İBRAZ EDİLMESİ” halinde bedeli satıcıya ödemesi veya akreditifi teyit veya poliçeyi kabul yahut iskonto etmesi için yetkilendirir.

 

          3.İkinci banka satıcıyı akreditifin açıldığından ve şartlarından haberdar eder veya akreditifi teyit eder , şartların yerine getirildiği ve belgeler ibraz edildiği takdirde kendisinin ödemeyi yapacağını bildirir veya bu yolda taahhütte bulunur.

 

          4.Satıcı “şartları yerine getirir” belgeleri kendi ülkesindeki bankaya ibraz edip parasını alır ya da mal bedeli tutarındaki poliçeyi kabul ve bazanda iskonto ettirir.

 

          5.Banka belgeleri alıcının ülkesindeki bankaya yollar,

 

          6.Bu banka bu belgeleri alıcıya verir.

 

          7.Alıcı da taşıma senedini ve konişmentoyu  ibraz

ederek malı alır.

 

          *AKREDİTİFİN FONKSİYONU---

 

          Teminat-Ödeme-Kredi olmak üzere üç fonksiyonu vardır.

         

          -Teminat fonksiyonu (hem alıcı hem de satıcı): için belgelerin açıkça belirtilmesi ve akreditif şartlarına sıkı sıkıya bağlılık prensibine uyulması gerekir.

 

          -Akreditif milletlerarası ticarette bir ödeme aracıdır.

 

          -Akreditifin kural olarak kredi fonksiyonu yoktur , (İSTİSNASI): Aksinin öngörülmediği durumlarda lehdar  akreditifi bir üçüncü şahsa devredebilir.

 

          Akreditifte değinilmiş olsa bile sözleşmeler bankaları ilgilendirmez ve bağlamaz.

 

          Akreditif açtıran ile akreditif bankası arasında mevcut olan konusu belirli bir özel vekalet çeşidi olmakta ve bu özelliğiyle bir sui generis sözleşme niteliğinde bulunmaktadır.BK.386/2 hükmü gereği de bu ilişkiye:

 

          -Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan hükümler,

          -Sözleşme hükmü ve teamül niteliğinde olarak Yeknesak Kurallar ile BK.’nun vekalete ilişkin hükümleri uygulanabilecektir.

 

          Akreditife ilişkin gerek BK.386 (vekalet) gerek BK.457’den (havale) yararlanılabilir.

 

          *Özel Daire, Davalı bankanın Norveç’teki Grana firması yararına akreditif  açmayı ve şartları gereğince paranın bu firmaya ödenmesini davacıya karşı yüklendiği malın parasının “akreditif şartlarına  uymayan belgelere” dayanılarak muhabiri olan banka tarafından ödenmiş bulunmasından sorumlu bulunduğu , bilirkişi düşüncenin hükme yeterli olmadığı gerekçesiyle bozmuştur.

 

          *KRİTERLER

 

          1.Ne borçlar ne de ticaret kanununda akreditifin hukuki niteliğini açıkça düzenleyen bir hüküm vardır.

 

          *BELGELİ Akreditif ; mal satın almış bir kimsenin , bir banka ile yaptığı anlaşma üzerine o bankanın, belli belgelerin  satıcı tarafından ”ibrazı” karşılığında , satıcıya  satış parası ödenmesini hedef tutan bir sözleşmedir. Buna göre alıcı , bankaya kendi hesabına satış parasını satıcıya ödeme yetkisini ve satıcıya da satış parasını kendi hesabına bankadan alma yetkisi vermektedir. O halde bu BK.457’deki havale tanımlamasına uygun bir işlem olup havalenin uygulandığı işlemdir.HGK.1964

 

          2.**Satıcının parayı alması için ibraz etmek zorunda olduğu “belgelerin neler olduğu” ve bunların “ne gibi yazıları kapsaması gerektiği” , alıcının akreditif  için başvurduğu  bankaya verdiği talimat ile belli edilir. Bu banka tarafından muhabir bankaya olduğu gibi ulaştırılıp, talimata, muhabir bankanın uygun davranması esastır. Bunun için muhabir bankanın (satıcının ülkesindeki bankası) satıcının kendisine ibraz ettiği belgelerin hepsinin ibraz edilmiş olduğunu ve bu belgelerde TALİMATTA ÖNGÖRÜLEN YAZILARIN EKSİKSİZ OLARAK BULUNDUĞUNU TESBİT ETMEDİKÇE ÖDEME YAPMAMASI GEREKİR.

 

          3.Bankanın belli belgelerin kabulü gibi “az bir dikkatle” yapılabilecek kolay bir işi, iyi görmesini beklemek, objektif iyi niyet kurallarına uygun düşer. Davalı bankanın yardımcısının akte aykırı davranışından doğan zararları davacıya yüklemek afaki iyi niyet kurallarına uygun olmayacaktır. Çünkü görülmesi kolay olan bir işte “gerekli dikkatin gösterilmemesi” sonucunu davacıya yükletmek doğruluk esaslarıyla bağdaşamaz. MK.2’deki objektif iyiniyet kurallarının ,akitlerin yorumunda dahi gözönünde tutulacağı , gerek bilim dalında gerekse mahkeme içtihatlarıyla kabul edilmektedir. Akreditif yalnızca satıcının yararına yapılmış bir işlem değildir. Bunun amacı ödemenin belli belgeler karşılığında yapılması yoluyla alıcının dahi çıkarlarını belli bir ölçüde korumaktır. “BU AMACA  ANCAK AKİT ŞARTLARINCA  DAVALI BANKANIN AKREDİTİFE İLİŞKİN BÜTÜN İŞLEMLERDEN SORUMLU TUTULMASI YOU İLE ERİŞİLEBİLİR.”

 

          4.Bilimsel açıklamalara göre Norveç’teki muhabir bankanın davalının yardımcısı sayılmasına hiçbir engel yoktur. Bundan dolayı davalı ile muhabiri arasındaki aktin vekalet akti olması nedeniyle , muhabirin davalının yardımcı adamı sayılamayacağı ve olayda BK.391/2 uygulanacağı ve bu yüzden muhabir bankanın akreditif hükümlerine  aykırı davranışından doğan zararlardan davalı bankanın davacıya karşı sorumlu olamayacağı ileri sürülemez.

 

          5.**BK.100/3 (Mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatın ifasından tevellüt ediyorsa borçlu, mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri bırakabilir.) Türkiye’de bankacılık ancak hükümetin müsaadesiyle yapılan bir iş olduğu için bu sanat, sözü edilen hükmün kapsamına girmektedir. O halde davalı banka ancak muhabir bankanın hafif kusurundan doğan sorumluluktan , sözleşme ile kendisini kurtarabilir.

 

          6.**Buna göre mahkemece muhabir bankanın para ödemiş olmasındaki kusurun hafif bir kusur olup olmadığı incelenmelidir. Buna göre önce:

 

          -Para ödemede esas tutulan ve satılan malların niteliklerine ilişkin bulunan belgenin ihracata mahsus resmi tasvip şahadetnamesi olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu araştırmalarda “resmi tasvip şahadetnamesi” anlamı gerekirse soruşturma ile belli edilmelidir. Sözü edilen belgeye ilişkin olarak yapılacak araştırmalarla muhabir bankanın para ödemedeki kusurunun ancak hafif bir kusur anlaşılırsa davalı banka bu işte sorumlu tutulamayacağı ilkesi benimsenmelidir. Muhabir bankanın kusurunun hafif kusurlardan olmadığı anlaşılırsa  BK.100/3 gereğince sorumluluktan kurtulma şartı geçerli olamayacağından davalı bankanın sorumlu olduğu ilkesi benimsenerek sabit görülecek tazminat  ile hükümlendirilmelidir.

 

          7.Sözleşmeye eklenmiş hükümlerin kamu düzeni düşüncesiyle konulmuş yasa kurallarına aykırı olamamak kaydıyla feçerlidir.BK.100/3. Maddesi kamu düşüncesiyle konulmuş bir hüküm olduğu için tarafların ona aykırı olarak koyacakları şartlar, geçerli olmaz. (BK.20)

 

          8.Davalı banka davacı tarafça gösterilmiş bulunan bankayı muhabir olarak kabul etmek zorunda olmayıp , muhabirin davacı tarafça gösterilmiş olması davalının sorumluluktan kurtulmasını gerektirmez. BK. 98/2 uyarınca akte aykırı davranışlardan doğan tazminata konu olabilir.

 

          9.Sorunun kaynağı: Muhabir banka tarafından kabul edilip karşılığında para ödenmiş olan belgenin , “akreditifin o hükümle hedef tutulan yazıları kapsamış” bulunup bulunmamasıdır, akreditife temel olan akit gereğince tarafları yalnız bu yön ilgilendirir.

 

          -Akreditifin TEYİT edilmesi halinde muhabir banka satıcının borçlusu durumuna düşer. TEYİDLİ AKREDİTİFLE, usulüne uygun olan belgeler karşılığı ödeme yapmayı  teyid bankası da ayrıca taahhüt etmekte ve bu suretle taahhüt altına girmektedir. Teyid bankasının lehdara karşı yükümlülüğü mücerret bir borç ikrarı niteliğinde olup davacı satıcının öncelikle teyid bankasına başvurması zorunlu olup alacağın teyid bankasından tahsil edilememesi halinde alıcı/davalıya başvurabilir.19HD.1997

 

          *BANKANIN BELLİ BELGELERİN KABULÜ GİBİ AZ DİKKATLE YAPILABİLECEK KOLAY BİR İŞİ İYİ GÖRMESİNİ BEKLEMEK, OBJEKTİF İYİNİYET KURALLARINA UYGUN DÜŞER VE BU BAKIMDAN AKREDİTİFİ AÇTIRANLA DOĞRUDAN DOĞRUYA İŞLEM YAPMIŞ OLAN DAVALI BANKANIN, BU İŞTEKİ KAZANCININ KÜÇÜK BİR KOMİSYONDAN BAŞKA BİR ŞEY OLMAYACAĞI VE AKREDİTİFİ AÇTIRAN BÜYÜK KAZANÇLAR SAĞLAYACAĞI DÜŞÜNCESİYLE , BANKANIN YARDIMCISININ AKTE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN ZARARLARI DAVACIYA YÜKLEMEK AFAKİ İYİNİYET KURALLARINA AYKIRIDIR (MK.2) DAVALI İLE MUHABİR BANKA ARASINDAKİ AKTİN “VEKALET AKTİ” OLMASI DOLAYISIYLA  MUHABİR BANKANIN AKREDİTİF HÜKÜMLERİNE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN ZARARLARDAN DAVALI BANKANIN DAVACIYA KARŞI SORUMLU OLAMAYACAĞI İLERİ SÜRÜLEMEZ.HGK.1964

 

          *Davacı Şirket sözü edilen havaleyi çıkarırken ödenmesi gereken emre yazılı senedin lehtarını ve hangi bankada  bulunduğunu açıkça bildirmeyerek EKSİK TALİMAT vermiş olmakta, zararın oluşmasına yardım etmiş bulunduğuna göre tazminat tutarından belirli oranda indirim yapılmak gerekir. TTK. 20/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi hareket etmesi zorunlu olan bankanın bononun lehtar ve cirantasının davacı şirket ile ilişkisini araştırması gerekirdi. BK.98/2 yollaması ile aynı Kanunun 44/1 uyarınca tazminat miktarından takdir edilecek gerekli indirim yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.11.HD.25.12.1980 6134-6084K.

 

          AKREDİTİF:

 

          Ne Borçlar Kanununda  ne de Ticaret Kanununda akreditifle ilgili bir düzenleme bulunmamaktır.

 

          Akreditife BK.386/2 (vekalet) – BK.456 (havale) hükümlerinden yararlanılabilir.

 

          BK.386  Vekil kendisine verilen işleri akit uyarınca görme borcu altına girer. “Diğer sözleşmeleri düzenleyen kanun hükümlerine tabi olmayan işlere vekalet kuralları uygulanır.” Vekile sözleşmeyi sağlaması durumunda ücret ödenir.

 

          *Vekil kendisine verilen senetleri özenle korumak zorundadır tersi durumda sorumlu olur.3HD.1986

 

          *Vekil sadakat borcu olarak gereği olarak vekil edenin yararına olacak davranışlarda bulunmalı ona zarar   verecek davranışlardan kaçınmalıdır.3.HD.1985

 

          *Vekil aldığı talimata aykırı davranırsa doğan zarardan sorumlu olur.HGK.1968

 

          *Vekil olayın özelliğine göre talimat verildiğini ispatlaması gerekir.4.HD.1965

 

          *Vekil görevini özenle ve iyi bir biçimde yerine getirmek  ve hesap vermek zorundadır.13.HD.1984

 

          ***MUHABİR BANKANIN AKREDİTİF HÜKÜMLERİNE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN ZARARLARDAN DAVALI BANKANIN DAVACIYA KARŞI SORUMLU OLMAYACAĞI İLERİ SÜRÜLEMEZ .HGK.1964  

 

          AKREDİTİF:

 

          *Başkasını atama yetkisine dayanarak birinci vekil , ikinci vekili atamış olursa , ikinci vekilin yaptığı işlemler iş vekillik vereni bağlar. (akreditif bankası satıcının ülkesindeki bir bankaya , lehine akreditif açıldığını satıcıya bildirmesi için talimat verir. Bu muhabir bankanın aykırı davranışlarından akreditif bankası sorumlu olur. HGK.)

 

          *Uyuşmazlık halinde talimatın o yolda verildiğinin ispatı vekile düşer.13HD.1991

 

          *ÖZEN BORCUNA AYKIRI DAVRANIŞIN TAZMİNAT BORCU DOĞURABİLMESİ İÇİN BİR ZARARIN DOĞMUŞ OLMASI VE ZARARLA EYLEM ARASINDA UYGUN BİR NEDENSELLİK BAĞI BULUNMASI GEREKİR.13.HD.1993

 

          BK.390:vekilin sadakat ve özen borcu:

 

          *Özel Yasaları uyarınca kuruluşları Bakanlar Kurulunun iznine bağlı ve uğraşıları bu kurulca düzenlenen bankaların, BK.99/2 ve 100/5 maddelerinde sayılan , “...HÜKÜMET TARAFINDAN İMTİYAZ SURETİYLE VERİLEN BİR SANATIN İCRASI” kapsamında sayılmaları zorunludur. Özellikle bir güven kurumu olan bankaların TTK.20 hükmüne göre , tüm işlerinde basiretli bir işadamı gibi davranmak zorundadır. Bu nedenle sözü edilen biçimde ve özenle davranmak durumundadır. Bu konudaki hafif kusuru bile bankayı sorumlu kılar.11.HD.1981

 

          *Türk Kanunları uyarınca gerek Türk vatandaşlarının gerekse yabancıların yurtdışına döviz havale etmelerinin hiçbir kısıtlamaya tabi olmadığı , bankanın havale yapmayı kabul etmekle bu yükümlülüğü üstlenmiş olmaktadır, güven müessesesi olan banka basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır.

 

          *Havale bedelinin , havale “TALİMATINA AYKIRI” ödenmesinde banka sorumludur.11HD.1990

 

          *Vekil vekalet görevini yaptığı sırada kişisel kusuruyla işlediği zararlandırıcı eylemlerden kişisel malvarlığı ile sorumludur.4.HD.1967

 
Her hakkı saklıdır. Abchukuk ©2002- 2003