Akreditif , uluslararası ticari ilişkilerde tarafların (risk)
endişelerini en aza indirmek için
geliştirilmiş bir ödeme yöntemidir.
Tüm akreditifler belgeye dayalıdır ve uygun belge ibrazı karşılığında
ödeme yükümlülüğü doğar. Akreditif bankası, görevli banka makul bir özenle ve
makul bir süre içinde belgelerin akreditife uygun olup olmadığını inceleyecek
ve uygun olmadığı takdirde rezerv koyup iade edecektir. Lehdar, akreditif
süresi doluncaya kadar eksiklikleri gidermek hakkına haizdir.
Akreditifi açtıranın ödeme talimatı iki yetkiyi içermektedir.
1.Öngörülen belgelerin süresinde ibrazı ve diğer şartların gerçekleşmesi
halinde bankanın akreditif lehtarına bedeli veya poliçeyi ödemesi yada poliçeyi
kabul yahut iskonto etmesi veya ettirmesi yetkisidir.
2.Lehtarın bu ödemeyi kabul edeceğine ilişkindir.
Bankalar malın “varlığı ve kalitesiyle” ilgili hiçbir sorumluluk
yüklenmezler. Akreditif açtıran (alıcı/ithalatçı) sözleşmeye aykırı mal
teslimine karşı bir ölçüde ancak kredinin açılışında akreditif şartı olarak
varma veya gönderme yerinde bir bilirkişi tarafından malın kalitesi hakkında
hazırlanmış belgenin gösterilmesini veya iyice
yerleşmiş teamüle göre “kontrolden sonra veya alıcı tarafından kabulden
sonra ödenebilir.” Şartını koyarak kendisini koruyabilir.
Kusuru bulunmaksızın malın parasını ödediği halde mal alıcıya teslim
edilmemiş olabilir. Akreditif ve özellikle belgeli akreditif milletlerarası ticarette kullanılan bir
ödeme aracı olarak sözleşmeyi güvence altına almaktadır.
*AKREDİTİFİN İŞLEYİŞİ:
1.Sözleşmedeki akreditif şartı gereği , alıcı bankasına başvurur, mal
bedelini bankaya yatırır yada bunu bankadan kredi alarak sağlar ayrıca bankaya
akreditif “şartlarını” dokümanlarını ve
kendi imzasıyla akreditif talimatını verir.
2.Bu banka satıcının ülkesinde başka bir bankaya , akreditifin
açıldığını satıcıya bildirmesi , “AKREDİTİF ŞARTLARININ YERİNE GETİRİLMESİ VE
ÖNGÖRÜLEN BELGELERİN İBRAZ EDİLMESİ” halinde bedeli satıcıya ödemesi veya
akreditifi teyit veya poliçeyi kabul yahut iskonto etmesi için yetkilendirir.
3.İkinci banka satıcıyı akreditifin
açıldığından ve şartlarından haberdar eder veya akreditifi teyit eder ,
şartların yerine getirildiği ve belgeler ibraz edildiği takdirde kendisinin
ödemeyi yapacağını bildirir veya bu yolda taahhütte bulunur.
4.Satıcı “şartları yerine getirir”
belgeleri kendi ülkesindeki bankaya ibraz edip parasını alır ya da mal bedeli
tutarındaki poliçeyi kabul ve bazanda iskonto ettirir.
5.Banka belgeleri alıcının ülkesindeki bankaya yollar,
6.Bu banka bu belgeleri alıcıya verir.
7.Alıcı da taşıma senedini ve konişmentoyu ibraz
ederek malı alır.
*AKREDİTİFİN FONKSİYONU---
Teminat-Ödeme-Kredi olmak üzere üç fonksiyonu vardır.
-Teminat fonksiyonu (hem alıcı hem de satıcı): için belgelerin açıkça
belirtilmesi ve akreditif şartlarına sıkı sıkıya bağlılık prensibine uyulması
gerekir.
-Akreditif milletlerarası ticarette bir ödeme aracıdır.
-Akreditifin kural olarak kredi fonksiyonu yoktur , (İSTİSNASI): Aksinin
öngörülmediği durumlarda lehdar
akreditifi bir üçüncü şahsa devredebilir.
Akreditifte değinilmiş olsa bile sözleşmeler bankaları ilgilendirmez ve
bağlamaz.
Akreditif açtıran ile akreditif bankası arasında mevcut olan konusu
belirli bir özel vekalet çeşidi olmakta ve bu özelliğiyle bir sui generis
sözleşme niteliğinde bulunmaktadır.BK.386/2 hükmü gereği de bu ilişkiye:
-Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan hükümler,
-Sözleşme hükmü ve teamül niteliğinde olarak Yeknesak Kurallar ile
BK.’nun vekalete ilişkin hükümleri uygulanabilecektir.
Akreditife ilişkin gerek BK.386 (vekalet) gerek BK.457’den (havale)
yararlanılabilir.
*Özel Daire, Davalı bankanın Norveç’teki Grana firması yararına
akreditif açmayı ve şartları gereğince
paranın bu firmaya ödenmesini davacıya karşı yüklendiği malın parasının
“akreditif şartlarına uymayan
belgelere” dayanılarak muhabiri olan banka tarafından ödenmiş bulunmasından sorumlu
bulunduğu , bilirkişi düşüncenin hükme yeterli olmadığı gerekçesiyle bozmuştur.
*KRİTERLER
1.Ne borçlar ne de ticaret kanununda akreditifin hukuki niteliğini
açıkça düzenleyen bir hüküm vardır.
*BELGELİ Akreditif ; mal satın almış bir kimsenin , bir banka ile
yaptığı anlaşma üzerine o bankanın, belli belgelerin satıcı tarafından ”ibrazı” karşılığında , satıcıya satış parası ödenmesini hedef tutan bir
sözleşmedir. Buna göre alıcı , bankaya kendi hesabına satış parasını satıcıya
ödeme yetkisini ve satıcıya da satış parasını kendi hesabına bankadan alma
yetkisi vermektedir. O halde bu BK.457’deki havale tanımlamasına uygun bir
işlem olup havalenin uygulandığı işlemdir.HGK.1964
2.**Satıcının parayı alması için ibraz etmek zorunda olduğu “belgelerin
neler olduğu” ve bunların “ne gibi yazıları kapsaması gerektiği” , alıcının
akreditif için başvurduğu bankaya verdiği talimat ile belli edilir. Bu
banka tarafından muhabir bankaya olduğu gibi ulaştırılıp, talimata, muhabir
bankanın uygun davranması esastır. Bunun için muhabir bankanın (satıcının
ülkesindeki bankası) satıcının kendisine ibraz ettiği belgelerin hepsinin ibraz
edilmiş olduğunu ve bu belgelerde TALİMATTA ÖNGÖRÜLEN YAZILARIN EKSİKSİZ OLARAK
BULUNDUĞUNU TESBİT ETMEDİKÇE ÖDEME YAPMAMASI GEREKİR.
3.Bankanın belli belgelerin kabulü gibi “az bir dikkatle” yapılabilecek
kolay bir işi, iyi görmesini beklemek, objektif iyi niyet kurallarına uygun
düşer. Davalı bankanın yardımcısının akte aykırı davranışından doğan zararları
davacıya yüklemek afaki iyi niyet kurallarına uygun olmayacaktır. Çünkü
görülmesi kolay olan bir işte “gerekli dikkatin gösterilmemesi” sonucunu
davacıya yükletmek doğruluk esaslarıyla bağdaşamaz. MK.2’deki objektif iyiniyet
kurallarının ,akitlerin yorumunda dahi gözönünde tutulacağı , gerek bilim
dalında gerekse mahkeme içtihatlarıyla kabul edilmektedir. Akreditif yalnızca
satıcının yararına yapılmış bir işlem değildir. Bunun amacı ödemenin belli
belgeler karşılığında yapılması yoluyla alıcının dahi çıkarlarını belli bir
ölçüde korumaktır. “BU AMACA ANCAK AKİT
ŞARTLARINCA DAVALI BANKANIN AKREDİTİFE
İLİŞKİN BÜTÜN İŞLEMLERDEN SORUMLU TUTULMASI YOU İLE ERİŞİLEBİLİR.”
4.Bilimsel açıklamalara göre Norveç’teki muhabir bankanın davalının
yardımcısı sayılmasına hiçbir engel yoktur. Bundan dolayı davalı ile muhabiri
arasındaki aktin vekalet akti olması nedeniyle , muhabirin davalının yardımcı
adamı sayılamayacağı ve olayda BK.391/2 uygulanacağı ve bu yüzden muhabir
bankanın akreditif hükümlerine aykırı
davranışından doğan zararlardan davalı bankanın davacıya karşı sorumlu
olamayacağı ileri sürülemez.
5.**BK.100/3 (Mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir
sanatın ifasından tevellüt ediyorsa borçlu, mukavele ile ancak hafif bir
kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri bırakabilir.) Türkiye’de
bankacılık ancak hükümetin müsaadesiyle yapılan bir iş olduğu için bu sanat,
sözü edilen hükmün kapsamına girmektedir. O halde davalı banka ancak muhabir
bankanın hafif kusurundan doğan sorumluluktan , sözleşme ile kendisini
kurtarabilir.
6.**Buna göre mahkemece muhabir bankanın para ödemiş olmasındaki kusurun
hafif bir kusur olup olmadığı incelenmelidir. Buna göre önce:
-Para ödemede esas tutulan ve satılan malların niteliklerine ilişkin
bulunan belgenin ihracata mahsus resmi tasvip şahadetnamesi olup olmadığı
araştırılmalıdır. Bu araştırmalarda “resmi tasvip şahadetnamesi” anlamı
gerekirse soruşturma ile belli edilmelidir. Sözü edilen belgeye ilişkin olarak
yapılacak araştırmalarla muhabir bankanın para ödemedeki kusurunun ancak hafif
bir kusur anlaşılırsa davalı banka bu işte sorumlu tutulamayacağı ilkesi
benimsenmelidir. Muhabir bankanın kusurunun hafif kusurlardan olmadığı
anlaşılırsa BK.100/3 gereğince
sorumluluktan kurtulma şartı geçerli olamayacağından davalı bankanın sorumlu
olduğu ilkesi benimsenerek sabit görülecek tazminat ile hükümlendirilmelidir.
7.Sözleşmeye eklenmiş hükümlerin kamu düzeni düşüncesiyle konulmuş yasa kurallarına
aykırı olamamak kaydıyla feçerlidir.BK.100/3. Maddesi kamu düşüncesiyle
konulmuş bir hüküm olduğu için tarafların ona aykırı olarak koyacakları
şartlar, geçerli olmaz. (BK.20)
8.Davalı banka davacı tarafça gösterilmiş bulunan bankayı muhabir olarak
kabul etmek zorunda olmayıp , muhabirin davacı tarafça gösterilmiş olması
davalının sorumluluktan kurtulmasını gerektirmez. BK. 98/2 uyarınca akte aykırı
davranışlardan doğan tazminata konu olabilir.
9.Sorunun kaynağı: Muhabir banka tarafından kabul edilip karşılığında
para ödenmiş olan belgenin , “akreditifin o hükümle hedef tutulan yazıları
kapsamış” bulunup bulunmamasıdır, akreditife temel olan akit gereğince
tarafları yalnız bu yön ilgilendirir.
-Akreditifin TEYİT edilmesi halinde muhabir banka satıcının borçlusu
durumuna düşer. TEYİDLİ AKREDİTİFLE, usulüne uygun olan belgeler karşılığı
ödeme yapmayı teyid bankası da ayrıca
taahhüt etmekte ve bu suretle taahhüt altına girmektedir. Teyid bankasının
lehdara karşı yükümlülüğü mücerret bir borç ikrarı niteliğinde olup davacı
satıcının öncelikle teyid bankasına başvurması zorunlu olup alacağın teyid
bankasından tahsil edilememesi halinde alıcı/davalıya başvurabilir.19HD.1997
*BANKANIN BELLİ BELGELERİN KABULÜ GİBİ AZ DİKKATLE YAPILABİLECEK KOLAY
BİR İŞİ İYİ GÖRMESİNİ BEKLEMEK, OBJEKTİF İYİNİYET KURALLARINA UYGUN DÜŞER VE BU
BAKIMDAN AKREDİTİFİ AÇTIRANLA DOĞRUDAN DOĞRUYA İŞLEM YAPMIŞ OLAN DAVALI
BANKANIN, BU İŞTEKİ KAZANCININ KÜÇÜK BİR KOMİSYONDAN BAŞKA BİR ŞEY OLMAYACAĞI
VE AKREDİTİFİ AÇTIRAN BÜYÜK KAZANÇLAR SAĞLAYACAĞI DÜŞÜNCESİYLE , BANKANIN
YARDIMCISININ AKTE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN ZARARLARI DAVACIYA YÜKLEMEK AFAKİ
İYİNİYET KURALLARINA AYKIRIDIR (MK.2) DAVALI İLE MUHABİR BANKA ARASINDAKİ AKTİN
“VEKALET AKTİ” OLMASI DOLAYISIYLA
MUHABİR BANKANIN AKREDİTİF HÜKÜMLERİNE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN
ZARARLARDAN DAVALI BANKANIN DAVACIYA KARŞI SORUMLU OLAMAYACAĞI İLERİ
SÜRÜLEMEZ.HGK.1964
*Davacı Şirket sözü edilen havaleyi çıkarırken ödenmesi gereken emre
yazılı senedin lehtarını ve hangi bankada
bulunduğunu açıkça bildirmeyerek EKSİK TALİMAT vermiş olmakta, zararın
oluşmasına yardım etmiş bulunduğuna göre tazminat tutarından belirli oranda
indirim yapılmak gerekir. TTK. 20/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi hareket
etmesi zorunlu olan bankanın bononun lehtar ve cirantasının davacı şirket ile
ilişkisini araştırması gerekirdi. BK.98/2 yollaması ile aynı Kanunun 44/1
uyarınca tazminat miktarından takdir edilecek gerekli indirim yapılarak
sonucuna göre bir karar verilmelidir.11.HD.25.12.1980 6134-6084K.
AKREDİTİF:
Ne Borçlar Kanununda ne de
Ticaret Kanununda akreditifle ilgili bir düzenleme bulunmamaktır.
Akreditife BK.386/2 (vekalet) – BK.456 (havale) hükümlerinden yararlanılabilir.
BK.386 Vekil kendisine verilen
işleri akit uyarınca görme borcu altına girer. “Diğer sözleşmeleri düzenleyen
kanun hükümlerine tabi olmayan işlere vekalet kuralları uygulanır.” Vekile
sözleşmeyi sağlaması durumunda ücret ödenir.
*Vekil kendisine verilen senetleri özenle
korumak zorundadır tersi durumda sorumlu olur.3HD.1986
*Vekil sadakat borcu olarak gereği olarak vekil edenin yararına olacak
davranışlarda bulunmalı ona zarar
verecek davranışlardan kaçınmalıdır.3.HD.1985
*Vekil aldığı talimata aykırı davranırsa doğan zarardan sorumlu
olur.HGK.1968
*Vekil olayın özelliğine göre talimat verildiğini ispatlaması
gerekir.4.HD.1965
*Vekil görevini özenle ve iyi bir biçimde yerine getirmek ve hesap vermek zorundadır.13.HD.1984
***MUHABİR BANKANIN AKREDİTİF HÜKÜMLERİNE AYKIRI DAVRANIŞINDAN DOĞAN
ZARARLARDAN DAVALI BANKANIN DAVACIYA KARŞI SORUMLU OLMAYACAĞI İLERİ SÜRÜLEMEZ
.HGK.1964
AKREDİTİF:
*Başkasını atama yetkisine dayanarak birinci vekil , ikinci vekili
atamış olursa , ikinci vekilin yaptığı işlemler iş vekillik vereni bağlar.
(akreditif bankası satıcının ülkesindeki bir bankaya , lehine akreditif
açıldığını satıcıya bildirmesi için talimat verir. Bu muhabir bankanın aykırı
davranışlarından akreditif bankası sorumlu olur. HGK.)
*Uyuşmazlık halinde talimatın o yolda verildiğinin ispatı vekile
düşer.13HD.1991
*ÖZEN BORCUNA AYKIRI DAVRANIŞIN TAZMİNAT BORCU DOĞURABİLMESİ İÇİN BİR ZARARIN
DOĞMUŞ OLMASI VE ZARARLA EYLEM ARASINDA UYGUN BİR NEDENSELLİK BAĞI BULUNMASI
GEREKİR.13.HD.1993
BK.390:vekilin sadakat ve özen borcu:
*Özel Yasaları uyarınca kuruluşları Bakanlar Kurulunun iznine bağlı ve
uğraşıları bu kurulca düzenlenen bankaların, BK.99/2 ve 100/5 maddelerinde
sayılan , “...HÜKÜMET TARAFINDAN İMTİYAZ SURETİYLE VERİLEN BİR SANATIN İCRASI”
kapsamında sayılmaları zorunludur. Özellikle bir güven kurumu olan bankaların
TTK.20 hükmüne göre , tüm işlerinde basiretli bir işadamı gibi davranmak
zorundadır. Bu nedenle sözü edilen biçimde ve özenle davranmak durumundadır. Bu
konudaki hafif kusuru bile bankayı sorumlu kılar.11.HD.1981
*Türk Kanunları uyarınca gerek Türk vatandaşlarının gerekse yabancıların
yurtdışına döviz havale etmelerinin hiçbir kısıtlamaya tabi olmadığı , bankanın
havale yapmayı kabul etmekle bu yükümlülüğü üstlenmiş olmaktadır, güven
müessesesi olan banka basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır.
*Havale bedelinin , havale “TALİMATINA AYKIRI” ödenmesinde banka
sorumludur.11HD.1990
*Vekil vekalet görevini yaptığı sırada kişisel kusuruyla işlediği
zararlandırıcı eylemlerden kişisel malvarlığı ile sorumludur.4.HD.1967