En iyi hukuk rehberi

Ana Sayfa | Ekonomi | Hukuk Programları | Hukuk-Haber | Hukuk-Mizah | Linkler | Makaleler
MAKALE

ŞİDDET HAK ARAMA YÖNTEMİ MİDİR?

Nevzat TARHAN

1990’lı yıllarda İstanbul’da 1 Mayıs’ta basında bir resim herkesin dikkatini çekmişti. Genç bir kız elinde sopa çevreyi tahrip ettikten sonra, diğer eliyle üstünün başının tozunu siliyordu. Küçük hanım kendisi açısından çok haklıydı. Ezilen insanlar vardı ve kendini savunamıyorlardı. Onların haklarını aramak gerekiyordu. Fakat yöntemim doğrumu? diye kendisine sormuyordu.
TARİHTEN BAZI ÖRNEKLER
1. Dünya savaşında 9 milyon, 2. Dünya savaşında 15 milyon, Kore savaşında 2 milyon,Çin-Japon savaşında 1 milyon, 93 Türk-Rus savaşında 285 bin kişi ölmüştür. Fransız devriminde “Kanılar Kanıt” kabul edilerek Engizisyon mahkemeleri çalıştı. Kuzey Amerika’da Aztekler “İnsan değiller” denilerek yok edildi. Naziler diğer ırkları “Yarı Maymun” kabul ederek yok etti. Ruslar Ukrayna’da, Sırplar Bosna’da acımasız şiddet uyguladı.
ŞİDDETE YATKIN KİŞİLER
Antisosyallar: Yalan söyler, ceza almasına sebep olacak eylemlerde pişman olmadan bulunur. Kendisinin veya başkasının güvenliği konusunda umursamazdır. Suçluluk duygusu, vicdan azabı gibi kaygıları yoktur. Gelecek için plan sevmez, dürtüsel yaşar. Amacına ulaşmak için kavgacı, sinirli saldırganlığı yöntem olarak seçer. Kafa yorduğu konu menfaat ve zevklerini tatmindir. Başkalarının haklarına saygı duymaz.
Narsistikler: Kendisini çok önemli ve vazgeçilmez hisseder. Başarı ve yeteneklerini abartır. Özel, önemli ve benzeri bulunmaz bir kişi olduğunu düşünür. Eleştiriye öfkeyle karşılık verir. Daima ayrıcalık, özel muamele beklentisi içindedir. Başkalarının zayıf taraflarını kullanır. Başkalarını anlayamaz. Kafa yorduğu konular başarı, güç, zeka, güzellik, kusursuz sevgi gibi düşüncelerdir. Çok kıskançtır.
Paranoidler: Dostlarından ve iş arkadaşlarından diğer insanlardan yersiz yere hemen kuşkulanır. Arkadaşlarının kendisine bağlılığını ve güvenini sık sık sorgular. Her olayda kendisine kötülük yapılabileceği anlamını çıkarır. Aşırı ketum olur, sır vermez. Kin besler, hataları bağışlamayı sevmez. Görmemezlikten gelinmesine karşı öfke besler. Dost ve düşmanını karıştırır. Hep güven bunalımı içindedir. Haksızlığa karşı, karşı saldırı yapma eğilimindedir.
Her üç kişilik yapısının temel görüntüsünden anlaşılacağı gibi kendilerine yönelen tehditlere ve haksızlıklara karşı şiddete başvurma eğilimleri fazladır.
Bütün anneler, babalar ve eğitimciler böyle özellikte insan yetişmemesi için ne yapmalıyım diye düşünmelidir.
BAZI ŞİDDETE BAŞVURMA ÖĞRETİLERİ
Machiavelli: “İdealist insan düşünce ve gücü karşı karşıya getirir. Yeniliği getirmek için ya rica ve yalvarma yolu seçilecek veya güç kullanılacaktır. Rica ve yalvarma ile hiçbir şey başarılamaz.”
Hobbes: “ İnsan insanın kurdudur.”
Darwin: “ Hayat bir mücadeledir, doğal ayıklanma vardır, kuvvetli olanın ayakta kalabilmesi için zayıf olanı yok etmesi doğrudur.”
Marx ve Engels: “Şiddet tarihte devrimci bir rol oynar. Bağrında yeni bir toplum (Sosyalizm) taşıyan eski toplum (Kapitalizm)’in ebesi şiddettir. Tarihsel gelişimi harekete geçiren etken sınıf kavgasıdır.”
Hitler: “Alman ırkı âri ırktır, dünyaya hakim olması için zayıf ırklar yok edilmelidir.”
Günümüzde Gandhi, Martin Luther King, Mandela, gibi şiddete başvurmayı hak aramada ve sorun çözmede yöntem olarak kabul etmeyen değerler yükselmektedir. Bu durum şiddet kültürünün demokrasi kültürüne değişimi olarak algılanmalıdır.
SİYASAL ŞİDDET
1- Aşağıdan gelen şiddet: Karşıt görüşlü kişiler ve grupların şiddete yönelmesidir. Açlık, yoksulluk, etnik veya ideolojik nedenlerle başlar. İlkel ve yereldir, iyi örgütlenmemiştir. Eğer şiddetin gerekçeleri çok kuvvetli ise Fransız, Rus devrimlerinde olduğu gibi örgütlenerek halk hareketleri haline gelebilir.
2- Yukarıdan gelen şiddet: Aristoteles siyaset adlı eserinde iktidarda olan kişinin otoriteyi hiç kimseye karşı sorumlu olmadan çıkarları doğrultusunda uyguladığı sisteme monarşi demiştir. Monarşi veya oligarşide hesap verme duygusu yoktur. İnsanlık tarihinde deneme-yanılma yöntemi ile özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi düzeyine geliş toplumsal şiddetin en aza inmesi ile eşdeğerdir. Gerçek demokraside ülkeyi yönetenler yani devlet halka karşı hesap vermek durumundadırlar. Halkı “Büyük Millet Meclisleri” temsil eder. Bu nedenle TBMM’de denetleyici işlev çok önemlidir. Aksi takdirde Saddam Hüseyin, Hitler gibi çağdaş tiranlar ortaya çıkacaktır.
Çağdaş Tiranların Bazı Yöntemleri
Akıllı ve nitelikli insanları sindirir veya öldürürler. Toplantılardan rahatsız olurlar, örgütlenme ve eğitim çok kısıtlıdır. Yurttaşlar birbirlerinden kuşkulandırılır. Özel hayat yok edilir. Yapay bir düşman seçip iktidarı devam ettirmek çabasındadırlar.
1996 yılında İstanbul’da Habitat-II toplantısı yapıldı. Sivil Toplum Örgütleri (NGO) bu toplantıda iktidarın ortağı olduğu ilan edildi. Daha önce iktidarın katılımcısı olarak kabul ediliyordu. NGO’ların iktidar ortağı kabul edilmesi düşüncesi toplumun daha iyi yönetilmesi gerekçesi ile oluştu. “Karar mekanizmasının başında bulunanlar başına buyruk hareket etmemeli, topluma hesap vermeli beraber iyi yönetim sağlanmalıdır.” ilkesi esas alındı.
Demokrasinin bugün geldiğimiz düzeyi şiddetin hak arama yöntemi veya sorun çözme yöntemi olmaması gerektiği ön kabulünü şart koşar.
Özgür ve çoğulcu ortamda fikrine güvenen kişi fikrini ifade edebildiği için şiddete yönelmeyecektir. Fikirler çarpışacak gerçekler ortaya çıkacaktır. Alternatif fikirler, bakış açıları ve düşüncelerin ortaya çıkması toplumun olgunlaşması daha az hata yapması demektir.
Şiddete başvurma öğretisi yerini şiddete başvurmama öğretisine terk ettiği ölçüde toplumsal şiddet azalacaktır. Fikrine güvenmediği için şiddete başvuran birey ve gruplar toplumsal itibar görmeyecektir. Çünkü fikirlerin çürüklükleri ortaya çıkacaktır. Böylece şiddet kendiliğinden azalacaktır.
KALEM KILIÇTAN KESKİNDİR
İnsanlık tarihinde ilk çağlarda, günümüzde ilkel topluluklarda ve eğitimsiz kişilerde hak arama ve sorun çözme yöntemi olarak şiddet ve saldırganlık bir yoldur.
Bu kişiler genelde düşünmeye önem vermeyen, muhakeme ile değil içgüdüleri ile hareket eden kişilerdir.
Eğitimsiz bir kişi haksızlığa uğradığı zaman ne yapar. Örnek olarak vermek gerekirse, elinden elması alınan çocuk, arabasına çarpılan bir adam, inandığı değerleri yaşaması engellenen kişi karşı saldırı ile hakkını savunmaya çalışır. Bazı kötü niyetli kişiler karşı saldırı karşısında “Bak bu kişi zaten dik kafalı, asi, bizi tanımıyor, bize dost değil, kafasını ezmeli” mantığıyla hareket ederse kavga çıkacaktır. Güçlü olan zayıf olanı ezecektir.
Haksızlığa uğrayan eğitimli kişi ise ikna ve inandırma yolunu seçecektir. Karşı tarafın kafasındaki soruları gidermeye çalışacak çözüm odaklı düşünecektir.
Fikrine güvenen kişi şiddete başvurmaz. Şiddet ve öfke acziyet işaretleridir. Zor ama uzlaşmacı bir yol olan ikna ve inandırma yöntemi en iyi hak arama yöntemidir. Çağımızın insanlarına üstünlük sağlamak ikna ve inandırma yolu ile mümkündür. Sözden anlamayan ilkel kabilelerin yöntemini uygulayanlar haklıyken haksız duruma düşeceklerdir.
O halde doğruyu doğru şekilde savunmak gerekmektedir.
(*) Memory Centers of America Türkiye Yöneticisi
Kaynaklar:
1-Rosner. Forensic Pychiatry,1996 Newyork
2-Riches.D., Antropolojik Açıdan Şiddet. Ayrıntı y.1989
3-Fromm E. İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri, Payel y. 1985

 
(X) (Zafer dergisinden -Sayı:282- alınmıştır.)
Her hakkı saklıdır. Abchukuk ©2002- 2003