ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN
Kanun No. 4771
|
|
Kabul Tarihi : 3.8.2002
|
MADDE 1. – A) Savaş ve çok
yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları
hariç olmak üzere, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 7.1.1932
tarihli ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ile 31.8.1956
tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununda yer alan idam cezaları müebbet ağır
hapis cezasına dönüştürülmüştür.
Şu kadar ki,
a) Türk Ceza Kanununun 47, 50, 51, 55, 58, 59, 61, 62, 64, 65, 66, 102,
112, 451, 452, 462 ve 463 üncü maddeleri ile 7.11.1979 tarihli ve 2253 sayılı
Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 12
nci maddesinin idam cezasına ilişkin hükümleri,
b) Türk Ceza Kanununun 17
nci maddesi ile 13.7.1965 tarihli ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanunun 19 ve Ek 2 nci maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
ölüm cezalarının yerine getirilmemesine karar verilenlere ilişkin hükümleri,
Saklıdır.
B) Bu Kanun hükümlerine göre idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına
dönüştürülenler hakkında Türk Ceza Kanununun 70, 73 ve 82 nci maddelerinde
öngörülen süreler iki kat, terör suçluları hakkında üç kat olarak uygulanır.
Bu Kanun hükümlerine göre idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına
dönüştürülen terör suçluları hakkında Cezaların İnfazı Hakkında Kanun ile
12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun şartla
salıverilmeye ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bunlar hakkında müebbet ağır hapis
cezası ölünceye kadar devam eder.
MADDE 2. – A) Türk Ceza
Kanununun 159 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Birinci fıkrada sayılan organları veya kurumları tahkir ve tezyif kastı
bulunmaksızın, sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı, sözlü veya
görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez.
B) Türk Ceza Kanununun 201 inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki 201/a ve 201/b maddeleri eklenmiştir.
MADDE 201/a. – Doğrudan
doğruya veya dolaylı olarak maddî menfaat elde etmek maksadıyla, yabancı bir
devlet tâbiiyetinde bulunan veya vatansız olan veya Türkiye’de sürekli olarak
oturmasına yetkili mercilerce izin verilmemiş bulunan kimselerin Türkiye’ye
yasal olmayan yollardan girmelerini veya ülkede kalmalarını, bu kişilerin veya
Türk vatandaşlarının yasal olmayan yollardan ülke dışına çıkmalarını sağlamaya
göçmen kaçakçılığı denilir.
Göçmen kaçakçılığı suçunun faillerine veya böyle bir suça iştirak
etmeksizin, daha önce ülkeye sokulmuş veya girmiş kaçak göçmenleri, maddî
menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla ülkeden çıkaranlara,
yasal koşullara uymaksızın ülkede kalmalarını olanaklı kılanlara, bu maksatla
sahte kimlik veya seyahat belgelerini hazırlayanlara veya temin edenlere ya da
bu suçlara teşebbüs edenlere, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca iki
yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve bir milyar liradan az olmamak üzere ağır
para cezası verilir; suçun işlenmesinde kullanılan taşıtlar ve bu fiil
nedeniyle elde edilen maddî menfaatler müsadere edilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı olan suçlar, kaçak göçmenlerin yaşamlarını
veya vücut bütünlüklerini tehlikeye soktuğu veya insanlık dışı veya onur kırıcı
muamele biçimlerine tâbi kılınmalarına neden olduğu hâllerde faillere verilecek
cezalar, yarısı oranında; ölüm meydana gelmiş ise bir kat artırılarak
hükmolunur.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçlar örgütlü olarak
işlendiğinde faillere verilecek cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.
MADDE 201/b. – Zorla
çalıştırmak veya hizmet ettirmek, esarete veya benzeri uygulamalara tâbi
kılmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla, tehdit, baskı,
cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler
üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak
rızalarını elde etmek suretiyle kişileri tedarik eden, kaçıran, bir yerden
başka bir yere götüren veya sevk eden, barındıran kimseye beş yıldan on yıla
kadar ağır hapis ve bir milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası
verilir.
Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan
eylemler var olduğu takdirde, mağdurun rızası yok sayılır.
Onsekiz yaşını doldurmamış çocukların birinci fıkrada belirtilen
maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere
götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hâllerinde suça ait
araç fiillerden hiçbirisine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada
belirtilen cezalar verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçlar örgütlü olarak işlendiği takdirde
faillere verilecek cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.
MADDE
3.- A) 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı Dernekler Kanununun yürürlükten
kaldırılmış olan 11 inci maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
yeniden düzenlenmiştir.
Türkiye'de kurulan derneklerin yurt
dışındaki faaliyetleri
Madde 11.- Uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen
hâllerde; uluslararası faaliyette bulunma amacını güden derneklerin kurulması,
bu derneklerin yurt dışında şube açması, yurt dışındaki benzer amaçlı dernek
veya kuruluşlara üye olması veya bunlarla işbirliği yapması veya yurt dışında
faaliyette bulunması, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, İçişleri
Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar
Kurulunun iznine bağlıdır.
Yurt dışındaki bir dernek ve kuruluşa
üye olmak ya da bunlarla işbirliğinde bulunmak isteyen dernek veya üst kuruluş,
bu dernek veya kuruluşun statüsünün Türkçeye çevrilmiş noterden onaylı iki
örneğini İçişleri Bakanlığına vermekle yükümlüdür.
Türkiye'deki derneklerin üye olduğu
veya işbirliği yaptığı yabancı dernek veya kuruluşların kanunlarımıza ve millî
menfaatlerimize aykırı faaliyetlerde bulunması hâlinde, Türkiye'de kurulmuş
derneğin, bu yabancı dernek veya kuruluşlarla olan ilişkilerine Dışişleri
Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine
Bakanlar Kurulu kararıyla son verilir.
B) Dernekler Kanununun yürürlükten
kaldırılmış olan 12 nci maddesi, kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Yurt dışında kurulan derneklerin
Türkiye’deki faaliyetleri
Madde 12.- Yurt dışında kurulan
derneklerin, uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen hâllerde
ve karşılıklı olmak koşuluyla, kültürel, ekonomik, teknik, sportif ve bilimsel
konularda bilgi veya teknolojilerinden yararlanılmak üzere; Türkiye’de şube açmalarına,
Türkiye’de kurulmuş bulunan derneklere üye olmalarına veya bunlarla işbirliği
yapmalarına, Türkiye’de faaliyette bulunmalarına, Dışişleri Bakanlığının görüşü
alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca izin verilebilir.
Yukarıdaki fıkrada sözü edilen
derneklerin, kanunlarımıza veya millî menfaatlerimize aykırı faaliyetlerde
bulunması hâlinde, verilen iznin geri alınmasına Dışişleri Bakanlığının görüşü
alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca
karar verilir.
C) Dernekler Kanununun 15 inci
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
İçişleri Bakanlığınca Dernekler Daire
Başkanlığında ve illerde valilikler bünyesinde derneklerin kaydolunacağı
Dernekler Kütüğü tesis olunur.
Dernekler Daire Başkanlığındaki
Dernekler Kütüğüne bütün konfederasyon, federasyon ve dernekler ile şubeleri ve
merkezleri yurt dışında bulunan derneklerin Türkiye’de açılmış şubeleri
kaydolunur.
D) Dernekler Kanununun 40 ıncı
maddesinin kenar başlığı ve birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Millî Savunma ve kolluk hizmetlerine
hazırlayıcı faaliyette bulunma yasağı
Dernekler, askerliğe, millî savunma ve
kolluk hizmetlerine hazırlayıcı öğretim ve eğitim faaliyetlerinde bulunamazlar.
Bu amaçları gerçekleştirmek üzere kamp veya talim yerleri açamazlar.
E) Dernekler Kanununun 45 inci maddesi,
kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Beyanname verme yükümlülüğü ve denetim
Madde 45.- Dernekler, faaliyetleri ile
gelir ve gider işlemlerinin sonuçları konusunda, İçişleri Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmelikte belirtilen şekle uygun olarak düzenleyecekleri
beyannameyi yıl sonu itibarıyla mahallin en büyük mülkî amirine verirler.
Gerek görülen hâllerde derneklerin
yönetim yerleri, müesseseleri ve her çeşit eklentileri, defterleri, hesap ve
işlemleri, İçişleri Bakanlığı veya bulundukları yerin en büyük mülkî amiri
tarafından her zaman denetlenebilir. İçişleri Bakanlığı, bu denetlemeyi
Dernekler Daire Başkanlığı Personeli veya Bakanlık Teftiş Kurulu aracılığıyla;
en büyük mülkî amirler, bizzat veya görevlendirecekleri memur veya memurlar
aracılığıyla yaptırırlar.
Dernekler, amaç ve faaliyetleriyle
ilgili olan bakanlıklarca da denetlenebilir. Denetleme sonuçları, bilgi için
İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Denetleme sırasında görevli memurlar
tarafından istenecek her türlü bilgi, belge ve kayıtların, dernek yetkilileri
tarafından gösterilmesi veya verilmesi, yönetim yerleri, müesseseler ve
eklentilerine girme isteğinin yerine getirilmesi zorunludur.
Denetim sırasında, suç teşkil eden
fiillerin tespit edilmesi hâlinde, ilgili mülkî amirlik durumu derhal
Cumhuriyet savcılığına bildirir.
F) Dernekler Kanununun 46 ncı maddesi,
kenar başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Dernekler Daire Başkanlığı
Madde 46.- Dernekler ile ilgili
hizmetleri yürütmek, tüzüklerinde gösterilen amaç ve bu amacın
gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları doğrultusunda
faaliyet gösterip göstermediklerini, defterlerini ve hesaplarını mevzuata ve
tüzüklerine uygun olarak yürütüp yürütmediklerini denetlemek üzere İçişleri
Bakanlığı bünyesinde Dernekler Daire Başkanlığı kurulur. Bu birimin kuruluş,
çalışma şekli ve denetleme esas ve usulleri, İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
G) Dernekler Kanununun 62 nci
maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 62.- Dernekler tarafından
tutulacak defterler ile ilgili usul ve esaslar İçişleri ve Maliye
Bakanlıklarınca birlikte çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu defterlerin
noterden onaylı olması zorunludur.
H) Dernekler Kanununun 73 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 73.- İçişleri Bakanlığınca,
derneklere ilişkin iş ve işlemleri yürütmek, hizmetleri görmek üzere illerde valilikler,
ilçelerde de kaymakamlıklar bünyesinde derneklerle ilgili bir birim
oluşturulur.
Bu birimin illerdeki teşkilâtlanması,
kuruluş, görev ve yetkileri ile 15 inci maddeye göre oluşturulacak Dernekler
Kütüğünün şekli, düzenleme ve kayıt esasları, İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
MADDE 4. – A) 5.6.1935
tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Cemaat vakıfları, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Bakanlar
Kurulunun izniyle dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinebilirler ve taşınmaz malları
üzerinde tasarrufta bulunabilirler.
Bu vakıfların dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki
ihtiyaçlarını karşılamak üzere, her ne suretle olursa olsun, tasarrufları
altında bulunduğu, vergi kayıtları, kira sözleşmeleri ve diğer belgelerle
belirlenen taşınmaz mallar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı
ay içinde başvurulması hâlinde vakıf adına tescil olunur. Cemaat vakıfları
adına bağışlanan veya vasiyet olunan taşınmaz mallar da bu madde hükümlerine
tâbidir.
B) 8.6.1984 tarihli ve 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilât
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki Ek Madde
eklenmiştir.
EK MADDE 3. – Türkiye’de kurulan vakıflar, amaçları doğrultusunda
uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen hâllerde, İçişleri ve
Dışişleri bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle, Vakıflar Genel Müdürlüğünün
bağlı bulunduğu Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunun izniyle yurt
dışında kurulmuş vakıf veya kuruluşlara üye olabilirler.
Türkiye’de kurulan vakıfların vakıf senedinde belirtilen amaçları
gerçekleştirmek üzere uluslararası faaliyette bulunması ve yurt dışında şube
açması ile yurt dışındaki benzer amaçlı vakıf veya kuruluşlarla işbirliği
yapması, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar
Kurulunun iznine bağlıdır.
Yabancı ülkelerde kurulmuş vakıflar, uluslararası alanda işbirliği
yapılmasında yarar görülen hâllerde, karşılıklı olmak koşuluyla, İçişleri ve
Dışişleri bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle, Vakıflar Genel
Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunun
izniyle Türkiye’de faaliyette bulunabilirler, şube açabilirler, üst kuruluşlar
kurabilirler, kurulmuş üst kuruluşlara katılabilirler veya kurulmuş vakıflarla
işbirliği yapabilirler.
Bu vakıflar, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar
hakkında uygulanan mevzuata tâbidir.
MADDE 5. – A) 6.10.1983
tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 3 üncü
maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Yabancıların bu Kanun hükümlerine göre toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenlemeleri, İçişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Yabancıların bu Kanuna
göre düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde topluluğa hitap etmeleri,
afiş, pankart, resim, flama, levha, araç ve gereçler taşımaları, toplantının
yapılacağı mahallin en büyük mülkî idare amirliğine toplantıdan en az kırksekiz
saat önce yapılacak bildirimle mümkündür.
B) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının
imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat
önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu
valilik veya kaymakamlığa verilir.
MADDE 6. – A) 18.6.1927
tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445 inci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki 445/A maddesi eklenmiştir.
MADDE 445/A. – Kesin
olarak verilmiş veya kesinleşmiş olan bir kararın, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin
veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği saptandığında, ihlâlin
niteliği ve ağırlığı bakımından Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilmiş
olan tazminatla giderilemeyecek sonuçlar doğurduğu anlaşılırsa; Adalet Bakanı,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda
bulunan veya yasal temsilcisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının
kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde Yargıtay Birinci Başkanlığından
muhakemenin iadesi isteminde bulunabilirler.
Bu istem, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca incelenir. Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince saptanan ihlâlin sonuçları
tazminatla giderilmiş veya istem süresi içinde yapılmamış ise reddine; aksi
hâlde, dosyanın davaya bakması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine
duruşma yapmaksızın kesin olarak karar verir.
B) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 448 inci maddesine son fıkra
olarak aşağıdaki hüküm eklenmiştir.
445/A maddesi hükümleri saklıdır.
MADDE 7. – A) 4.4.1929
tarihli ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 327 nci maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki 327/a maddesi eklenmiştir.
MADDE 327/a. – Kesinleşmiş bir ceza hükmünün Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin
veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği saptandığında ihlâlin
niteliği ve ağırlığı bakımından Sözleşmenin 41 inci maddesine göre hükmedilmiş
olan tazminatla giderilemeyecek sonuçlar doğurduğu anlaşılırsa; Adalet Bakanı,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda
bulunan veya yasal temsilcisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının
kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde Yargıtay Birinci Başkanlığından
muhakemenin iadesi isteminde bulunabilirler.
Bu istem, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenir. Yargıtay Ceza Genel
Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince saptanan ihlâlin sonuçları tazminatla
giderilmiş veya istem süresi içinde yapılmamış ise reddine; aksi hâlde,
dosyanın davaya bakması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma
yapmaksızın kesin olarak karar verir.
B) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 335 inci maddesine son fıkra
olarak aşağıdaki hüküm eklenmiştir.
327/a maddesi hükümleri saklıdır.
MADDE
8.- A) 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki
hükümler eklenmiştir.
Ayrıca, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında
geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir.
Bu yayınlar, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz. Bu yayınların
yapılmasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
B) Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (f) ve (v)
bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
f) Özel hayatın gizliliğine saygılı
olunması.
v) Yayınların şiddet kullanımını
özendirici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması.
C) Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu Kanuna aykırı olmamak kaydıyla,
yayınların yeniden iletimi serbesttir. Yeniden iletime ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
MADDE 9. – A) 15.7.1950
tarihli ve 5680 sayılı Basın Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (6)
numaralı bendinde geçen “bu Kanunun ek birinci maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan suçlar” ibaresi, “bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasında yer
alan suçlar” şeklinde değiştirilmiştir.
B) Basın Kanununun 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 21. – 9 uncu maddenin birinci fıkrası ile 11 inci madde
hükümlerine aykırı hareket edenler, onmilyar liradan otuzmilyar liraya kadar
ağır para cezasına mahkûm edilirler.
9 uncu maddenin son fıkrasına göre yayımı durdurulan mevkutenin
yayınına beyanname vermeden devam edenler, yirmimilyar liradan altmışmilyar
liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar.
C) Basın Kanununun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 22. – Hakikate aykırı beyanname veren kimse, fiil başka bir suç
oluştursa bile yirmimilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezasına
mahkûm edilir.
D) Basın Kanununun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 24. - 12 nci maddenin birinci
fıkrası hükmünü yerine getirmeyenler hakkında otuzmilyar liradan yüzmilyar
liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.
E) Basın Kanununun 25 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 25. - 13 üncü maddede yazılı şart
ve vasıfları haiz olmayan kimseleri çalıştıranlar, onbeşmilyar liradan aşağı
olmamak üzere ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.
F) Basın Kanununun 30 uncu maddesinin
üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Yukarıdaki fıkralar hükümlerine aykırı
hareket edenler, yirmimilyar liradan yüzmilyar liraya kadar ağır para cezası
ile cezalandırılırlar.
G) Basın Kanununun 33 üncü maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu yasağa aykırı hareket edenler,
onmilyar liradan otuzmilyar liraya kadar ağır para cezası ile
cezalandırılırlar.
H) Basın Kanununun 34 üncü maddesinin
ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bu defter tutulmadığı veya deftere
noksan ve yanlış malûmat geçirildiği veyahut savcılıkça talep vukuunda defter
ve ihtiva etmesi gereken hususlar gizlendiği takdirde mevkutenin sahibi veya
onun mümessili, birmilyar liradan onmilyar liraya kadar ağır para cezasına
mahkûm edilir.
MADDE
10. - A) 4.7.1934 tarihli ve
2559 sayılı Polis Vazife ve
Salâhiyet Kanununun 8 inci maddesinin (D) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
D) Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine, genel güvenliğe ve genel ahlâka zararı
dokunacak oyun oynatılan, temsil verilen, film veya video bant gösterilen
yerler ile internet üzerinden yapılan yayınlara izin verilen yerler,
B) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 9. - Polis, millî güvenlik ve
kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve
hürriyetlerinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya
bulundurulması yasak olan her türlü silâh, patlayıcı madde veya eşyanın tespiti
amacıyla usulüne göre verilmiş hâkim kararı veya bu sebeplere bağlı olarak
gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde mahallin en büyük mülkî amirinin vereceği
yazılı emirle;
A) 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı
yerde veya yakın çevresinde,
B) Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel kurul
toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde,
C) Halkın topluca bulunduğu veya
toplanabileceği yerlerde,
D) Öğretim ve eğitim özgürlüğünün
sağlanması için her derecede öğretim ve eğitim kurumlarının ve 20 nci maddenin
ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula uygun olarak girilecek üniversite,
bağımsız fakülte veya bağlı kurumların içinde, bunların yakın çevreleri ile
giriş ve çıkış yerlerinde,
E) Umumî veya umuma açık yerlerde veya
öğrenci yurtlarında veya eklentilerinde,
F) Yerleşim yerlerinin giriş ve
çıkışlarında,
G) Her türlü toplu taşıma veya seyreden
taşıt araçlarında,
Suçun önlenmesi amacıyla kişilerin
üstlerini, araçlarını, özel kâğıtlarını ve eşyasını arar; suç unsurlarına el
koyar ve evrakı ile birlikte Cumhuriyet savcılığına tevdî eder.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile
diğer kanunlara göre suç iz, eser, emare veya delillerinin tespiti veya
faillerinin yakalanması amacıyla polis tarafından yapılacak aramalar için de
usulüne göre verilmiş hâkim kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde, diğer kanunlarda yetkili kılınmış merciin yazılı emri
bulunmalıdır.
5680 sayılı Basın Kanunu kapsamına
giren basılı eserlerin arama ve zaptı, genel hükümlere tâbidir.
C) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
11 inci maddesinin (C) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
C) Genel ahlâk ve edebe aykırı
mahiyette her türlü sesli ve görüntülü eserleri, kaydedildiği materyale
bakılmaksızın üreten ve satanları,
D) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
12 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 12. - Kanunî istisnalar saklı
kalmak üzere, eğlence, oyun, içki ve benzeri amaçlı umuma açık ve açılması izne
bağlı yerlerde onsekiz yaşından küçükler çalıştırılamaz.
Polis bar, pavyon, gazino, meyhane gibi
içkili yerler ile kıraathane ve oyun oynatılan benzeri yerlere yanlarında veli
ve vasileri olsa bile onsekiz yaşını doldurmamış küçüklerin girmesini meneder.
Bu
madde hükümlerine aykırı
hareket edenler hakkında 17 nci, işyerleri hakkında da 8 inci madde hükümlerine göre işlem
yapılır.
E) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
13 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 13. - Polis,
A) Suçüstü hâlinde veya gecikmesinde
sakınca bulunan diğer hâllerde suç işlendiğine veya suça teşebbüs edildiğine
dair haklarında kuvvetli iz, eser, emare veya delil bulunan şüphelileri,
B) Haklarında yetkili mercilerce
verilen yakalama veya tutuklama kararı bulunanları,
C) Halkın rahatını bozacak veya rezalet
çıkaracak derecede sarhoş olanları veya sarhoşluk hâlinde başkalarına saldıranları,
yapılan uyarılara rağmen bu hareketlerine devam edenler ile başkalarına
saldırmaya yeltenenleri ve kavga edenleri,
D) Usulüne aykırı şekilde ülkeye giren
ya da haklarında sınır dışı etme veya geri verme kararı alınanları,
E) Polisin kanunlara uygun olarak
aldığı tedbirlere karşı gelenleri, direnenleri ve görev yapmasını
engelleyenleri,
F) Bir kurumda tedavi, eğitim ve ıslahı
için kanunlarla ve bu Kanunun uygulanmasını gösteren tüzükte belirtilen
esaslara uygun olarak alınan tedbirlerin yerine getirilmesi amacıyla, toplum
için tehlike teşkil eden akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol bağımlısı
serseri veya hastalık bulaştırabilecek kişileri,
G) Haklarında gözetim altında ıslahına
veya yetkili merci önüne çıkarılmasına karar verilen küçükleri,
Yakalar ve gerekli kanunî işlemleri
yapar.
Yakalanması belirli bir usule bağlanmış
kişilerle ilgili kanun hükümleri saklıdır.
Yakalanan kişilerin kaçması veya
saldırıda bulunmasının önlenmesi bakımından kişinin sağlığına zarar vermeyecek
şekilde her türlü tedbir alınabilir.
Yakalanan kişilere, yakalama sebebi
herhalde yazılı ve bunun mümkün olmaması hâlinde sözlü olarak derhal; toplu
suçlarda ise en geç bu kişiler hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.
Kişinin yakalandığı, istediği kanunî
yakınlarına derhal bildirilir.
Yakalananlardan,
A) Uyuşturucu madde kullanmış olanlar
ile sarhoş olanların,
B) Zor kullanılarak yakalananların,
C) Haklarında suç soruşturması
yapılacak olan şüpheli ve sanıkların,
Yakalanma anındaki sağlık durumları
tabip raporuyla tespit edilir.
Yakalanan kişilerden suç işlediği
şüphesi altında olanlar adlî mercilere sevk edilir. Haklarında ıslah veya
tedavi tedbiri alınması gerekenler, ilgili kurum yetkilileri tarafından teslim
alınır. Yakalama sebebi ortadan kalkanlar derhal serbest bırakılır.
F) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ek Madde 1. - Umumî veya umuma açık
yerler ile umuma açık yer niteliğindeki ulaşım araçlarında, gerçek kişi veya
topluluklar, mahallin en büyük mülkî amirine, en az kırk sekiz saat önceden
yazılı bildirimde bulunmak suretiyle, oyun ve temsil verebilir veya çeşitli
şekillerde gösteri düzenleyebilir.
Bunlardan, Devletin ülkesi ve milleti
ile bölünmez bütünlüğüne, Anayasal düzene veya genel ahlâka aykırı olduğu
tespit edilenler hakkında mahallin en büyük mülkî amiri tarafından derhal
Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulur.
Birinci fıkra uyarınca yapılacak
bildirimde oyun veya temsile katılan yönetici ve diğer kişilerin kimlik,
ikametgâh ve tâbiiyetleri belirtilir.
MADDE
11. - A) 14.10.1983 tarihli ve 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi
Kanununun adı “Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı
Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir.
B) Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi
Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 1. - Bu Kanunun amacı, eğitim ve
öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller, yabancı dille eğitim ve öğretim
yapan okullar ile Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak
kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğreniminin tâbi olacağı esasları
düzenlemektir.
C) Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi
Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine aşağıdaki hükümler
eklenmiştir.
Ancak, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında
geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi için
8.6.1965 tarihli ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu hükümlerine tâbi
olmak üzere özel kurslar açılabilir. Bu kurslar, Cumhuriyetin Anayasada
belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez
bütünlüğüne aykırı olamaz. Bu kursların açılmasına ve denetimine ilişkin esas
ve usuller, Millî Eğitim Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
MADDE
12. - Aşağıdaki kanun hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır.
A) Dernekler Kanununun 39, 47 ve 56 ncı
maddeleri,
B) Basın Kanununun 31 ve ek 3 üncü
maddeleri,
C) Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun
11 inci maddesinin son fıkrası,
D) 6.6.1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest
Bölgeler Kanununun Geçici 1 inci maddesi.
GEÇİCİ
MADDE 1. - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 1 inci maddenin (A)
fıkrası kapsamına giren suçlardan dolayı haklarında idam cezası verilen
hükümlülerin dosyalarından;
a) Henüz Yargıtaya gönderilmemiş veya
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunanlar ile daha önce Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderilmiş olanlar hükmü veren mahkemece,
b) Yargıtayda bulunanlar ilgili ceza
dairesince,
Acele işlerden sayılmak ve Türk Ceza
Kanununun 2 nci maddesi dikkate alınmak suretiyle karara bağlanır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında
veya Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan dosyalar, gelişlerindeki usule
uygun olarak Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir ay içinde hükmü veren
mahkemeye geri gönderilir.
Askerî mahkemeler, Askerî Yargıtay
Başsavcılığı ve Askerî Yargıtayda bulunan dosyalar hakkında da bu madde
hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
GEÇİCİ
MADDE 2. - Bu Kanunun 6 ve 7 nci maddeleri, bu maddelerin yürürlüğe girdiği
tarihten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine
verilecek kararlar hakkında uygulanır.
GEÇİCİ
MADDE 3. - Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlük tarihinden
itibaren bir yıl içinde yürürlüğe konulur.
Yürürlük
MADDE
13. - Bu Kanunun 6 ve 7 nci maddeleri, bu Kanunun yayımı tarihinden bir yıl
sonra, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE
14. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.