SENEDİ İTTİFAK
Ekim 1808
Ekim 1808 tarihinde Osmanlı Padişahı II. Mahmud ile taşrada otoriteleri artmış bulunan ayanlar, ülkede sükunetin sağlanabilmesi için karşılıklı görüşerek Sened-i İttifak adı verilen ortak bir metin imzaladılar. Bu, Osmanlı tarihinde o zamana kadar eşi ve benzeri görülmemiş bir olaydı. Türk demokrasi tarihinin temeli sayılan Sened-i ittifak metninde toplam 4 ayet-i kerimenin zikredilmiş olması dikkat çekiyor.
Bismillahirrahmanirrahim Suret-i Hatt-ı Hümayun
Esta'izubillah, lev-enfakte ma fi'l-arzı cemi'an ma ellefte beyne kulubihim ve lakinnellahe ellefe beynehum nass-ı celili mantukunca din ü Devlet-i Aliyye ve millet-i beyza-yı Muhammediyye'nin ihyası, ittifak ve itilaf-ı kulub-i erkan ve vükelaya menut ve bi-inayetillahi te'ala bu maksudun husulü dahi işbu uhud ve mevasik-i müteyemminenin ale'd-devam ifa ve icrasiyle meşrut idüği emr-i aşikardır. Binaenaleyh işbu ittifak senedinde muharrer uhud ve şerayit-i ma'lumenin bi-fazlillahi te'ala harf-be-harf icra ve ifasına bi'n-nefs zat-ı hümayunum müte'ahhid olmağla sadrıazamım ve şeyhülislamım ve vüzera ve ulema ve vükela-yı devletim ve hanedan-ı Memalik-i Mahrusem taraflarından dahi este'izubillah, ve'l mufune bi-ahdihim iza ahedu emr-i şerifine imtisalen uhud-i mezkure haric ve dahilde düsturü'l-amel tutularak harf-be-harf icra ve ifasına hasbeten-lillah bezl-i vüs'u kudret oluna. Hilafına edna hareket ve ma'azallahü te'ala fesh-i ahde cesaret eder bulunur ise min-kıbelillah müstehakk-ı la'net ve dareynde giriftar-ı vehamet ve ukubet ola(...)
Şart-ı evvel: Şevketlü kerametlü mehabetlü kudretlü veli-ni'met-i alem velini'metimiz efendimiz hazretleri kutb-ı daire-i devlet-i ebed-müddet olmalariyle gerek zat-ı şevket-simat-ı mülukanelerine ve gerek teşyid-i bünyan-ı şan-ı Saltanat-ı Seniyyelerine Hazret-i Rabbü'l-aleminin lutf ü ihsanına istinaden ve imdad-ı ruhaniyyet-i cenab-ı Risalet-penahiye tevessülen cümlemiz müte'ahhid ve zamin olup vakten-mine'l-evkat gerek vüzera ve ulema ve rical ve hanedanan ve gerek bi'l-cümle ocaklar taraflarından kavlen ve fi'ilen ve sırren ve alenen bir gune ihanet ve hilaf-ı emr ü rıza tavr u hareket zuhur eder ise ba'de't-tahkik cesaret edenin te'dib ve ibret kılınmasına dahilen ve haricen cümlemiz bi'l-ittifak ikdam ve gayret edüp bu maddede her kimden müsamaha zuhur eder ise anın dahi bi'l-ittifak te'dib ve tenkiline cidd-i tam oluna(...)
Şart-ı sani: Devlet-i Aliyye'nin bekası ve kuvvet ve şevketinin tezayüdü cümlemizin zat ve hanedanlarımıza mabihi'l-beka olduğuna binaen cümlemiz beyninde bi'l-müzakere karar verildiği üzere tezayüd-i kuvvet-i saltanat içün memaliki Hakaniyye'den tahriri tertib olan asakir ve neferatın mecalis-i müzakeratta verilen nizam mucebince devlet askeri olarak tahrir ve tekmiline ve ale'd-devam bekasına cümlemiz sa'y ü ikdam edüp nizam ve rabıtalarına dahilen ve haricen mecmu'i erkan ve hademe ve hanedanan cidd-i tam eyleyeler(...)
Şart-ı salis: Kıvam ve fer-i saltanat cümlemizin akdem-i amali olup bu babda ale'l-ittifak gayret eylemeğe müte'ahhid olduğumuza binaen tezayüd-i kuvvet içün teksir-i askere idamımız misillü gerek Beytü'l-mal-i müsliminin ve gerek varidat-ı Devlet-i Aliyye'nin muhafazasına dahi müte'ahhid olup mahallerinden tahsil ve te'diyesine ve telef ve hasardan vikayesine ve evamir ve ahkam-ı padişahinin infaz ü icrasına ve her kim muhalefet ve adem-i ita'at izhar eder ise bi'l-ittifak te'dibine cümlemiz müte'ahhid ve mütekeffil olmağla bu usule daimen ri'ayet oluna.
Şart-ı rabi': Devlet-i Aliyye'nin öteden beri usul-i nizam ve kanunu kaffe-i emr ü nehy-i padişahi haric ve dahil cümle erkan ve vükelaya makam-ı vekalet-i mutlakadan sudur etmek sureti olmağla ba'd-ez-in herkes büyüğünü bilüp vazifesinden haric umura tasaddi eylemeye(...)
Şart-ı hamis: Zat-ı hümayunun ve kuvvet-i saltanatın ve nizam-ı devletin muhafazasına cümlemiz kefil ve müte'ahhid olduğumuz misillü gerek memalik hanedanları ve vücuhunun Devlet-i Aliyye'den ve gerek dahilde olan rical ve erkan-ı devletin birbirinden emniyeti şart-ı a'zam ve tahsil-i emniyyet ve itminan dahi cümlenin ittihad ve ittifakıyla birbirlerine kefalet ve damanına mütevakkıf idüği emr-i gayr-i mübhem olmağla bu daire-i ittifaka dahil olan gerek hanedanan ve a'yanan ve gerek vükela ve rical ve erkan birbirlerinin zatına ve hanedanına zamın ve kefil ola(...)
Şart-ı sadis: Asitane'de ocaklardan ve sairden bir gune fitne ve fesad hadis olur ise bila-istizan cümle hanedanlar Asitaneye vüruda şitab edüp mütecasir olanların ve ol ocağın kaldırılmasına ya'ni o makule fitne ve fesada badi olan sınıf veyahud şahıs tahkik olunup eğer sınıf ise bu def'a ba'is-i fiten olan Boğaz Kal'ası neferatının kaldırıldığı misillü kendüleri kahr ve tenkil ve dirlik ve esamileri ref olunmak ve eşhastan ise her ne tabakadan olur ise olsun bi't-tahkik i'dam olunmak hususuna cümle hanedanan ve vücuh-i memalik olup ve cümle(si) Asitanenin emniyetine ve istihsal-i asayişine kefil olmağla bu rabıta-i kaviyye ne makule esbaba tevakkuf eyler ise istihsaline ve ale'd-devam ikdam ve gayret oluna.
Şart-ı sabi': Fukara ve re'ayanın himayet ve siyaneti dahi esas olduğuna nazaran hanedanan ve vücuh tarafından zir-i idarelerinde olan kazaların asayişine ve fukara ve re'ayanın tekalifleri emrinde hadd-ı i'tidale ri'ayet hususuna dikkat olunmak lazimeden olmağla ref'i mezalim ve ta'dil-i tekalif hususuna vükela ve memalik hanedanları beynlerinde bi'l-müzakere ve vechile karar verilür ise anın dahi devam ve istikrarına ve mugayiri olarak zulm ve ta'addi vuku'a gelmemesine i'tina oluna (...)
x x x
Ayanlık Nedir:Osmanlı Devleti'nde 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren merkezi otoritenin zayıflamaya başlamasına paralel olarak devletle halk arasında irtibatı sağlayan mahalli ileri gelenler (ayan) yavaş yavaş önem kazanmaya başladı. Bunlar devletin içine düştüğü sıkıntıların ortaya çıkardığı boşluktan faydalanıp zamanla iktisadi ve siyasi ağırlıklarını merkezi otorite aleyhine genişlettiler. 18. yüzyıla gelindiğinde ayan artık devletin ve merkezi otoritenin karşısında önemli bir güç haline gelmiş, Anadolu ve Rumeli'de güçlü ayan aileleri ve hanedanları teşekkül etmişti. Ayanların devletle ve birbirleri ile mücadeleleri sosyal yapıyı ve dengeleri bozmuştu. Sened-i İttifak ile Sultan II. Mahmut ayanların bu ağırlığını kabul etti, ancak onları bir nevi disipline etmeyi de başardı. Padişah yetkileri üzerinde ilk kez halktan bir grubun sınırlamasını kabul ediyor gözükse de, kısa süre sonra bu anlaşma yardımıyla ayanları zayıflatmayı başardı.
|